Duyurular

Sirke İhracatının Önündeki En Büyük Engel Tağşiş Yapan Şirketler

Dünya sirke ihracatı pazarı 1,5 milyar dolar ve İtalya bu pazarın %50’sini kaliteli ve katma değerli ürünler ile domine ediyor.  Sirke Üreticileri Derneği (SirkeDer) Başkanı Gürhan Güven, Türkiye’de bu rakamın 30 milyon dolar ihracat ile ilk 30’da bile yer almadığını ve bunun en büyük sebebinin, Türkiye’de tağşiş yapan şirketlerin ihracatın önünü kesmesi olduğunu açıkladı.

Sirke olmayan ama sirke diye satılan ürünlerin yurtdışında Türk sirkesi imajını bozduğunu söyleyen SirkeDer Başkanı Gürhan Güven, bu durumun değişmesi için asetil metil karbinol testi yerine C13 testi yapılması gerektiğini, Türkiye’de bunu yapabilecek cihazları almak için çalışmalara başladıklarını dile getirdi.

 Türkiye sirke ihracatında ilk 30’da bile değil

Dünya sirke ihracatı pazarının 1,5 milyar dolar olduğunu belirten Güven, “İtalya bu pazarın %50’sini kaliteli ve katma değerli ürünlerle elinde tutuyor. Türkiye ise bu rakam 30 milyon dolar ve maalesef ilk 30’da bile yer almıyor. Bunun en büyük sebebi, ülkemizde tağşiş yapan şirketlerin Türkiye’deki tüm üreticilerin ihracatta önünü kesmesi. TSE 1880 EN 13188 sirke standardına göre sirkenin asitlik oranı minimum %4 olmalıdır. Doğal sirkelerde asitlik doğal fermantasyon yoluyla bakteriler tarafından şekerin önce alkole, sonra asetik asite dönüştürülmesiyle elde edilir. Yalnız, bazı firmalar sentetik yolla elde edilen asetik asiti sirke içerisine karıştırarak sahtecilik yapabiliyor. Bazen de beyaz sirkede tamamen doğal sirke yerine sentetik asetik asit kullanılıyor. Ya da çok az miktarda doğal sirke ile asetik asiti karıştırıp, tağşiş yapılıyor. Mevcut analiz yöntemi ile de bu durum tespit edilemiyor.” dedi.

Sirkede doğallık tespiti için karbon izotop tayini (C13) yapılması şart

Sentetik asetik asit kullanılmasının insan sağlığı için tehlike oluşturduğunu da sözlerine ekleyen Güven, “TS 1880 EN 13188 Sirke Standardına göre asetil metil karbinol analizinde kırmızı bir tortu oluşursa sirkenin doğal olduğu, yani fermantasyonla oluştuğu anlaşılır. Biyolojik fermantasyonla oluşan alkol sirkesinde bu tortu çok az görülür. Kimyasal yolla üretilen, sentetik asetik asitten elde edilen üründe bu tortu oluşmaz. Fakat kimyasal asetik asitten oluşan ürüne sadece bir miktar doğal fermantasyon yoluyla üretilen sirke karıştırılırsa da bu tortu oluşmaktadır.  Bu da ürünün doğal olduğu yanılgısını yaratır. Dolayısıyla bu analiz, sirke ürünlerinde hem tağşiş yapılan sirkeye doğal sonucu vermek, hem de doğal ürüne sahte sirke raporu vermek gibi iki yönlü hataya yol açabilir. Bu yüzden sirkede doğallık tespiti için karbon izotop tayini (C13) yapılması ve bu metodun Bakanlık tarafından akredite olarak onaylanması çok önemli. Bu neden ile sirke üretim yerlerinde resmi kontrollerin etkin gerçekleştirilmesi, bu resmi kontrollerde gıda mühendislerinin yer alması ve alınacak numunelerin analizinin gerçekleştirilmesinin sağlanması gerekmektedir.” şeklinde konuştu.

Karbon izotop analizinin standartlara eklenmesi çok elzem

Sirkede tağşiş konusunun önlenmesi için çözüm yollarını da anlatan Güven, “Sirke Üreticileri Derneği (SirkeDer)  olarak Ankara’da Tarım ve Orman Bakanlığı Carbon izotop tayin cihazı temin ederek çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bakanlık ile analiz metodunun akredite hale gelmesi için görüşmelerimiz de devam ediyor. Öte yandan zincir marketlerle toplantılar yaparak, sirke piyasasındaki haksız rekabet ve tüketici sağlığını riske atan bilgileri de paylaşıyoruz. Analiz yapan kurum tarafından bu bilgilerin Tarım ve Orman Bakanlığı ile paylaşılması ve ilgili gıda konusunda yerel otorite olan bakanlıkça kamuoyu ile paylaşılması gıda güvenirliliği için elzemdir. Sirkede tağşişi önlemek ilgili karbon izotop analizinin standartlara eklenmesi ve Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından bir sirke tebliği oluşturulması konusunda çalışmalarımız da sürüyor. Derneğimiz tarafından belirli periyotlarda tüm Türkiye’de satılan sirke ürünlerinden numuneler alınarak Çukurova Üniversitesi’nin Merkezi Araştırma Laboratuvarı (ÇÜMERLAB)’da analizleri yaptırılmaktadır.” diyerek sözlerini tamamladı.

“Market reyonlarındaki sirkelere dikkat! Bazılarında elma ve üzüm hiç yok”

Ülkemizde devlet üniversitesi olan Çukurova Üniversitesi’nin Merkezi Araştırma Laboratuvarı (ÇÜMERLAB) tarafından çok önemli bir ticari gıda ürün olan sirke ile ilgili hileler yapıldığına dair haber yayımlanmıştır.

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası olarak ülkemizde gıda güvenirliliği, halk sağlığı ve tüketicilerin korunması için gıda mühendisliği mesleğini meslek etiğine uygun olarak gıda işletmelerinde meslektaşlarımızın yer alması hususunda ısrarla mücadele etmekteyiz.

Bilindiği üzere ülkemizde Tarım ve Orman Bakanlığınca 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu hükümlerine göre gıda işletmelerinde resmi kontroller gerçekleştirilmektedir. Bu resmi kontrollerin sayısı değil, gıda bilimi konusunda uzman meslek grubu olan gıda mühendislerinin yer alması ile niteliği önem arz etmektedir.

Günümüzde küreselleşen dünya ekonomisinin yanı sıra doğal felaketler, pandemi vb. olaylar nedeni ile tüketicilerin yaşam koşullarında ambalajlı gıdaların önemi artmaktadır. Bu durum da değişen ekonomik koşullar ile birlikte ülkemizdeki gıda enflasyonun artmasına neden oldu. Öte yandan maalesef gıda üreticilerinin ürün üretme sırasında zihniyetlerinin yanlış olması nedeni ile gıda ürünlerinde tağşiş ve taklit yapılarak tüketicilerin gıda için harcadıkları paranın karşılığı olmayan gıdaların üretilmesine ortam hazırlamaktadır.

Geleneksel ürünlerimizden sirke ile ilgili olarak Tarım ve Orman Bakanlığınca hazırlanmış bir ürün tebliği bulunmamaktadır. Dolayısıyla belirlenmiş gıda güvenliği ve kalite kontrol kriterleri olmadığı için Bakanlığa bağlı Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü tarafından sirkelerde analizler yapılamamaktadır.

TSE 1880 EN 13188 sirke standardına göre sirkenin asitlik oranı minimum %4 olmalıdır. Doğal sirkelerde asitlik doğal fermantasyon yoluyla bakteriler tarafından şekerin önce alkole, sonra asetik asite dönüştürülmesiyle elde edilir. Yalnız, bazı firmalar sentetik yolla elde edilen asetik asiti sirke içerisine karıştırarak sahtecilik yapabilmekte, bazen de beyaz sirkede tamamen doğal sirke yerine sentetik asetik asit kullanabilmektedirler. Ya da çok az miktarda doğal sirke ile asetik asiti karıştırıp, tağşiş yapabilmektedirler. Hatta bazı sirkelerde elma ve üzüm hiç bulunmamaktadır. Mevcut analiz yöntemi ile bu durum tespit edilememektedir.

Sentetik asetik asit kullanılması ise insan sağlığı için tehlike oluşturmaktadır. Doğal sirke, fermantasyon sürecinde oluşan probiyotikler ve diğer besin maddeleri açısından zengin olabilirken, sentetik sirke bu besin değerini sağlamaz. Diğer yandan Türkiye’de mevzuatta bulunmayan karbon izotop analizi ile kullanılan meyvenin etiketi üzerinde yazan meyveden üretilip üretilmediğine ve sentetik asetik asit içerip içermediğine ulaşılabilmektedir.

Bu neden ile sirke üretim yerlerinde resmi kontrollerin etkin gerçekleştirilmesi, bu resmi kontrollerde gıda mühendislerinin yer alması ve alınacak numunelerin analizinin gerçekleştirilmesinin sağlanması gerekmektedir.

Aynı zamanda ilgili analiz yapan kurum tarafından bu bilgilerin Tarım ve Orman Bakanlığı ile paylaşılması ve ilgili gıda konusunda yerel otorite olan bakanlıkça kamuoyu ile paylaşılması gıda güvenirliliği için elzemdir.  Amaçlarından bir tanesi de sirkede tağşişi önlemek olan SirkeDerneği de ilgili karbon izotop analizinin standartlara eklenmesi ve Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından bir sirke tebliği oluşturulması konusunda çalışmalarına devam etmektedir. Dernek tarafından belirli periyotlarda tüm Türkiye’de satılan sirke ürünlerinden numuneler alınarak Çukurova Üniversitesi’nin Merkezi Araştırma Laboratuvarı (ÇÜMERLAB)’da analizleri yaptırılmaktadır.